İnsan, zamanın içinde bir kırılma noktasına benzer. Her şey sabit ve güvenilir görünse de, bir anda, farkında olmadan içimizde bir şey değişir; sanki bir aynada kendimizi görürken, yansıma kaybolur.
Yüzyıllardır yapılan araştırmalar ve cevapsız sorular bizi daha da derinlere çeker. Çünkü insan, doğası gereği yasaklara, kaybolmuşluklara ve başkaldırıya çekilir. Yalancı, utangaç ve bazen de içindeki korkuyu kabul etmeye cesaret edemeyen bir varlık olarak yaşar.
Hangimiz çoğu zaman böyle yaşamadık; bir arayış içinde? Ne zaman eve döndüğümü anlamadım. Kalbim huzur buldu mu, yoksa sadece gitmek ve dönmek mi istedim? Evet, kaybolduğum yerin farkına varmaya; tekrar tekrar çalan bir şarkıyı, kim olduğunu unuttuğum renkleri ve içimi saran huzuru bulmaya çalıştım. Bazen hiçbir haritam yoktu. Gözlerim kapalıydı ama kalbim yolumu bulmaya çabalıyordu.
Zaman, öylesine bir kavram ki, yıllar geçiyor ama hiçbir şey değişmiyor gibi. Geceleri, yıkılmakla yıkılmamak arasındaki ince çizgide yürüdüm. Belki de sabaha uyanmadım, ya da uyandım ama o sabah her zamankinden farklıydı. Derin bir boşluk vardı; zor hissedilen ama her zaman var olan bir boşluk. Zamanın içinde kaybolmuş gibiydim. Geriye, belki de sadece bir anı kaldı: evin o tanıdık köşesine adım atarken hissettiğim huzur. O huzur, evin içinde değil, kendi içimde bulduğum bir şeydi.
Ama bilinçaltımda kaybolduğum zamanlar da oldu. Ne renkler kaldı, ne şarkılar. Yolların sonu yoktu, evin kapısı da kaybolmuştu. İçimi kemiren bir kaybolmuşluk duygusu vardı. Kendime dönme isteği. Evet, kaybolduğum zamanlar oldu. Bir sokakta, her adımda bir çığlıkla kendimi bulmaya çalıştım. Ama her zaman bir eksiklik vardı. O eksiklik, belki de hep oradaydı. Eskiden ev gibi hissettiklerim, şimdi sadece hatırladığım bir anı haline geldi.
Belki de bundan sonra, eve dönüş, sadece bir yolculuk değil, bir dönüşüm olacak. Kendi içimde eski benliğimi bulduğumda, belki de evim sadece bir nokta değil, bir anlam olacak. Bir anlık farkındalıkla, kaybolduğum her yeri bulup, her kaybolduğumda yeniden doğduğum bir yolculuk olacak. Belki de bu kayboluşlar, sonunda evim oldu.
Ve sonunda şunu anladım: Zaman kaybolmuştu ama ben de zamanın içinde kaybolmuş bir evdim. Bazen kaybolmadan, kendimize ulaşmamız mümkün değildir...
