top of page

Bir Bekleyenin Şehri

Yazarın fotoğrafı: ysngngrysngngr

Şehir, ışıklarıyla gri bir tablo gibi uzanıyordu. Rengi, ne günün aydınlığına ne de gecenin karanlığına aitti. İkisi arasında sıkışmış, anlamını yitirmiş bir bekleyişin suretiydi adeta. Birileri hala sokaklarda bir yerlere yetişmeye çalışırken, o, Galata Kulesi’nin siluetine bakıp derin bir nefesin ağırlığında duruyordu.

                       photo by ysngngr - yasin güngör
                       photo by ysngngr - yasin güngör

Beklemek… Sadece bir eylem değil, şehrin rengini değiştirecek tek umuttu onun için.


"Gel," diye mırıldandı. Şehrin rengi solgundu, ama onun gelişiyle yeniden boyanabilecekti. Bir fırça darbesiyle mavinin umutlu tonları, sarının sıcaklığı ve kırmızının tutkusu bu gri tuvali dönüştürebilirdi. Yüreği, sanki Nazım’ın şiirinden bir dizeye dönüşmüştü: "Bırak her şeyi, bir bekleyenim var de gel." dedi, sanki sesini duyurabileceğine inanarak...


Yağmurun ilk damlaları yere düşerken,ışıklar suda dans etmeye başladı. Şehir, solgun bir bekleyişin içinde, onun adımlarını özlüyordu. Her adım, taş kaldırımlara çarpan bir ressamın fırçası gibi, yitip giden renkleri geri çağıracaktı. Eğer gelirse… Eğer o, rüzgarlarla savrulan gülüşünü şehre bırakırsa, karanlık sokaklar bahara uyanacaktı.


Bu şehir, onun gidişiyle nefes almayı unutmuş, zaman yavaş yavaş kendi içine çökmüştü. Şimdi yalnızca onun dönüşü, solgun caddeleri bir anlamla doldurabilirdi. Yollar griliğin esaretinden sıyrılacak, köprüler mavinin derinliğine açılacak ve kule, geceye meydan okuyan bir yıldız gibi ışığını yeniden hatırlayacaktı...


bottom of page